Son günlerde artan gerginlikler ve çatışmalar, Orta Doğu'daki insani krizi derinleştirirken, İsrail'in El-Ehli Baptist Hastanesi'ne yönelik gerçekleştirdiği hava saldırısı, uluslararası kamuoyunda büyük bir tepkiyle karşılandı. Bu saldırı, yalnızca tıbbi hizmetlerin sunulduğu bir yeri hedef almakla kalmayıp, aynı zamanda sağlık çalışanlarının ve hastaların yaşamlarını da tehlikeye atarak, savaşın getirdiği yıkımın boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi.
İsrail Hava Kuvvetleri, El-Ehli Baptist Hastanesi'nin hedef alınmasının arkasında, içinde mevcut olan hedefler olduğu gerektiğini savunarak, askeri bir gerekçeye dayandığını iddia ediyor. Ancak, hastanelerin savaş alanlarında hedef alınmasının uluslararası savaş hukuku çerçevesinde büyük bir ihlal teşkil ettiğini belirten birçok insan hakları kuruluşu, bu tür saldırıların kabul edilemez olduğunu vurgulamaktadır. Gazze'deki sağlık hizmetleri zaten kritik bir durumda iken, hastaneleri hedef alarak sağlık sistemini daha da çökertmek, yüz binlerce insanın yaşamını tehdit etmektedir.
El-Ehli Baptist Hastanesi, pek çok hastanın tedavi gördüğü ve sağlık hizmetlerinden faydalandığı bir merkez olarak tanınıyor. Saldırı sırasında hastanede çok sayıda hasta ve sağlık çalışanı bulunuyordu. İlk belirlemelere göre saldırıda çok sayıda ölü ve yaralı olduğu bildiriliyor. Saldırı sonrası hastanenin durumu içler acısı hale gelirken, uluslararası yardım kuruluşları, bölgedeki sağlık hizmetlerinin duruma düşmesi nedeniyle alarm veriyor.
Hava saldırısı, Birleşmiş Milletler ve çeşitli insan hakları örgütleri tarafından kınandı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, "Hastanelere ve sivil yerleşim alanlarına yapılan saldırılar kabul edilemez" diyerek, uluslararası toplumun bu tür eylemlere karşı daha fazla harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. Çeşitli ülkeler, saldırının sadece bölgede değil, dünya genelinde insani durumu daha da kötüleştireceği konusunda uyarıyor.
Ayrıca, El-Ehli Baptist Hastanesi gibi sağlık tesislerinin hedef alınması, gelecekte benzeri olayların daha fazla yaşanabileceği endişelerini de beraberinde getiriyor. Bu tür eylemler, sadece mevcut çatışmanın derinleşmesine neden olmakla kalmayacak, aynı zamanda bölgede kalıcı bir barış sağlamayı da imkansız hale getirecektir. İnsanların sağlık hizmetlerine erişiminin kısıtlanması, insani krizin daha da derinleşmesine sebep olmaktadır.
Önümüzdeki günlerde, dünya genelinden insan hakları aktivistleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından protesto gösterileri düzenlenmesi bekleniyor. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması için uluslararası toplumun etkili önlemler alması gerektiği vurgulanırken, sağlıklı bir geleceğin ancak herkesin güvenle yaşamaya devam edebileceği koşullar oluşturularak sağlanabileceği ifade ediliyor.
Saldırının, hem Gazze'deki hem de dünya genelindeki insani krizlere olan etkileri henüz tam olarak anlaşılabilmiş değil. Ancak, insanları hedef alan bu tür eylemlerin her zaman sonucunda daha büyük yıkımlar doğurduğu gerçeği göz ardı edilemez. Bugün yaşananlar, yarının belirsiz kadar karanlık olduğunu gösteriyor. Gelecek için umut taşıyan insanlığın, bu tür olaylara karşı duyarlı olup harekete geçmesi her zamankinden daha önemli hale geliyor.
Op-ed yazarları, hükümetler ve diğer ilgili taraflar, yaşanan acıların sona ermesi ve barışın sağlanması için bir araya gelmeli, politikalarını bu doğrultuda şekillendirmelidir. El-Ehli Baptist Hastanesi'ne düzenlenen bu saldırı, uluslararası toplumun daha aktif bir rol oynaması gerektiğini hatırlatıyor ve savaşın getirdiği yıkımlara karşı durmanın bir insanlık görevi olduğunu bizlere tekrar hatırlatıyor.