Selçuk Üniversitesi, özellikle kadın hastalarla ilgili rahatsız edici ifadeler kullanan bazı doktorlarla ilgili soruşturma başlattı. Bu durum, hem akademik camiada hem de toplumda büyük tepki topladı. Kadınların sağlık hizmetlerine ulaşımında karşılaştıkları engeller bir yana, böylesi bir tutum, cinsiyet eşitliği ve kadın hakları açısından son derece endişe verici bir durum olarak öne çıkıyor. Bu tür skandallar, sağlık profesyonellerinin etik sorumluluklarını sorgulatırken, kadın hastalar için güvenli bir ortam yaratma gerekliliğini de bir kez daha gündeme getirdi.
Olay, Selçuk Üniversitesi'ndeki bir grup doktorun, kadın hastalarla ilgili sarf ettiği sözlerle baş gösterdi. İddiaya göre, bazı doktorlar, kadın hastaların sağlık sorunları hakkında duyarsız ve bizatihi cinsiyetlerine yönelik ayrımcı ifadeler kullanmışlar. Bu sert ve eleştirel ifadeler, sosyal medya ve yerel basında hızla yayılarak büyük bir infiale neden oldu. Sağlık hizmeti sunan profesyonellerin, muayene esnasında hastalarına karşı böyle davranması, sağlık sistemine olan güveni sarsmakla kalmayıp, aynı zamanda kadınların sağlıklarını tehlikeye atmaktadır. Basına yansıyan bazı açıklamalar, doktorların kadın hastaları küçümseyici bir tavırla muayene ettiklerini ve bu süreçte kadınların hislerini hiçe saydıklarını ortaya koyuyor.
Selçuk Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, yaşanan durumun kabul edilemez olduğu vurgulanırken, olayla ilgili derhal bir soruşturma başlatıldığı bildirildi. Üniversitenin etik komitesinin, incelemeleri derinlemesine yapacağı ve olayın arka planını araştıracağı öğrenildi. Üstelik, sağlık hizmetlerinde yaşanan bu tür cinsiyet ayrımcılığı vakalarının sonlandırılması adına, çeşitli eğitim programlarının düzenlenmesi planlanıyor. Toplumda cinsiyet eşitliğine dair farkındalık yaratmak ve kadınların sağlık sorunlarına duyarlılığı artırmak amacıyla yapılacak bu eğitimler, bir daha böyle skandalların yaşanmaması adına atılan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Yaşanan olay ayrıca, sağlık hizmetlerinde cinsiyet eşitliğinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Kadın hastaların sağlık hizmetlerine erişimlerinde yaşadıkları zorluklar, sadece hasta-doctor ilişkisiyle sınırlı kalmayıp, toplumun genelinde köklü bir sorunu gözler önüne seriyor. Kadınların sağlık sorunlarının dikkate alınmaması, erkek egemen sağlık sisteminin bir yansıması olarak ortaya çıkmakta ve bu durum, birçok kadın için travmatik bir deneyim haline gelmektedir. Selçuk Üniversitesi’nde yaşanan bu skandal, sadece akademik bir tartışma değil, aynı zamanda sağlık sisteminin yeniden ele alınması ve cinsiyet eşitliği konusundaki duyarlılıkların artırılması gerekliliğini de ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, Selçuk Üniversitesi'ndeki bu skandal, toplumda kadın sağlığına olan duyarlılığın artırılması için bir çağrı niteliği taşıyor. Yaşananlar, sağlık alanındaki cinsiyet eşitliği konusunun, sadece bireysel etik tutumlarla değil, genel bir sistematik değişimle mümkün olabileceğini gösteriyor. Bu bağlamda, doktorların kendilerini sorgulaması ve hastalarına karşı daha duyarlı olmaları gerektiği gerçeği, her sağlıklı sosyal sistemin temel unsurlarından birini teşkil etmektedir. Özgür bir toplumda, herkesin sağlık hizmetlerine eşit erişimin sağlanması ve bu hizmetlerin kalitesinin artırılması kaçınılmaz bir gereklilik olarak öne çıkıyor.