İklim değişikliği, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye için de öncelikli sorunlar arasında yer alıyor. Hızla artan sıcaklıklar, kuraklık, sel, orman yangınları ve diğer iklimle ilişkili felaketler, Türkiye'nin doğal zenginliklerine ağır hasarlar verirken, toplum sağlığını da tehdit ediyor. Bu bağlamda Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele etmek amacıyla çeşitli stratejiler ve politikalar geliştiriyor. Peki, bu mücadelede atılan son adımlar neler? Yeni projeler ve uluslararası iş birlikleri hangi yönde ilerliyor? İşte detaylar.
Türkiye, 2053 yılına kadar karbon salınımını sıfıra indirme hedefi koydu. Bu hedef doğrultusunda, çeşitli eylem planları ve Avrupa Birliği ile uyumlu yasal düzenlemeler üzerinde çalışılmakta. Paris İklim Anlaşması’na taraf olan Türkiye, sera gazı emisyonlarını azaltma taahhüdünde bulundu. Bu çerçevede sanayi, enerji, tarım ve ulaşım sektörlerinde dönüşüm süreçleri başlatıldı. Ülke enerji tüketiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırmayı ve fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmayı amaçlıyor.
Son dönemde yürürlüğe giren İklim Kanunu, Türkiye’nin iklim politikalarının temel taşını oluşturuyor. Bu yasa ile birlikte, her sektörde iklim dostu uygulamaların teşvik edilmesi ve çevreye duyarlı projelerin hayata geçirilmesi hedefleniyor. Ayrıca, yerel yönetimlere iklimle mücadele konusunda daha fazla yetki verilerek, şehirlerin sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi teşvik ediliyor.
Türkiye, yenilenebilir enerji kaynakları açısından önemli potansiyele sahip. Rüzgar ve güneş enerjisi, bu potansiyelin başında geliyor. 2023 yılında gerçekleştirilen yatırımlar ile toplam yenilenebilir enerji üretim kapasitesinin artırılması hedefleniyor. Özellikle güneş enerjisi santralleri, GAP bölgesinde ve Ege sahillerinde hızla yaygınlaşıyor. Aynı zamanda, rüzgar enerjisi santrallerinin sayısı da artarak, enerji ihtiyacının önemli bir kısmını karşılamaya başlamış durumda.
Yerli ve milli enerji projelerinin yanı sıra, son yıllarda hayata geçirilen yerel girişimler de dikkat çekiyor. Çeşitli belediyeler, katı atık yönetimi ve geri dönüşüm projeleri ile iklim dostu uygulamaların yaygınlaşmasına katkıda bulunuyor. Örneğin, bazı yerleşim yerlerinde kurulan kompost tesisleri ile organik atıkların geri dönüştürülmesi sağlanıyor, bu da hem çevre hem de enerji verimliliği açısından büyük bir kazanım oluşturuyor.
Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesi, sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası platformlarda da kendini göstermektedir. Birçok uluslararası kuruluş ve ülke, Türkiye’nin iklim politikalarına destek veriyor. İklim değişikliği ile mücadelede iş birliği yapmak amacıyla çeşitli anlaşmalara imza atılıyor. Bu doğrultuda, Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları ve özel sektör de iklim bilinci artırma konusunda aktif roller üstlenerek, toplum genelinde farkındalık yaratmayı amaçlıyor.
Sonuç olarak, Türkiye, iklim değişikliği ile mücadelesinde kararlılıkla ilerliyor. Yasal düzenlemeler, yenilenebilir enerji projeleri ve uluslararası iş birlikleri gibi faktörler, bu mücadelenin önemli bileşenleri arasında yer alıyor. Ancak toplumun her kesiminin bu mücadeleye dahil olması ve iklim bilincinin artırılması, Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmasında belirleyici bir rol oynamaktadır. Gelecek için umut vadeden bu adımlar, Türkiye’nin daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru gidebileceğinin sinyallerini veriyor.